28 Mayıs 2008 Çarşamba

Bir hayatın sıradan hikayesi

İnsan yalnız gelir bu hayata ve yalnız gider bu hayattan. Arada geçen insanlar ve olaylar önemsizdir. Bazı insanlar vardır ki bu tip şeyleri bilmezler ve bilmeleri de gerekmez, onlar hayatın en uç noktasında olsalar da düşmezler.Biz ise ki bulunduğumuz yerin çok farkındayızdır o kenardan geçerken aşağı bakmamaya özen gösteririz ve sonunda aşağı düşeceğimizii biliriz.
İnsanlar gelip geçer kenardından o uç noktanın bir de hayat denilir buna. Kimileri aynı anda düşer kimileri aynı anda asılı kalır falan filan. Sonra insanlar tanırsın bazıları iyi bazıları kötüdür bazıları iyi görünür ama iyi değildir. Hatta insanlar bir ömür boyu insanları anlamaya çalışırlar. Hatta ve hatta kendilerini bile. İnsanlarla tanışırsın ismini öğrenirsin aklında tutarsın zamanla bilumum özellikler, istekler, olaylarla o tanışıklılık örülür gider. Sonra (ki bundan sonrası kişiselleşmiştir) insanlar o koskocaman akıllarında ismini tutamamaya başlarlar. Sen onca olayı tutmuşken ki sözelin de iyiken. Önce isim neydi ile başlar. Zamanla sana dair herşey unutulur. Belki de hiç bilinmemiştir. Sen de başkasına dair abuk sabuk işe yaramaz bilgileri aklında tuttuğunla kalırsın. Gözden ırak olan gönülden de ırak olmuştur ki sen demek ki hep ırakmışsındır. Önemsiz varlığı ve yokluğu farksız birisi. Kendini hatırlatman gerekir her seferinde. Artık hatırlanmadığını gördükçe çürümeye bırakılmış gibi hissedersin kendini.

Yazılarım