13 Aralık 2008 Cumartesi

.,.

Yarın bugünü düşünüp o bastırılamaz heyecanı duyabilsem

8 Aralık 2008 Pazartesi

Cesaretsizlik

Kalkıp gideceğim bu masadan
içim ürperecek, ellerim titreyecek, içim içimi yiyecek
korkuyorum çünkü, "ya" ile başlayan cümlelerden
yerde düşmekten
kazanmamışken kaybetmekten
hep bu cesaretsizlik beni uçuruma sürükleyen
ama aşağıya atlayacak güç yok içimde
uçuruma gidip orada beklemek yaptığım hata

(benim) Yazılarım

Kaçtı, kayboldu, bölündü, parçalandı, dağıldı, uçtu, savruldu yazdıklarım
Ben böyle miydin dans ederdim kalemle kağıt arasında
Yazardım ve gurur duyardım yazdıklarımla
Şimdiyse çok uzun zaman geçmiş sanki aradan
Arıyorum kaybettiğim kalemimi, içimdeki sevinci, dans ettiğim ayakkabılarımı
Kaybolmak üzere kağıtların arasında

6 Aralık 2008 Cumartesi

Hayali Konuşma Hayali

M1: Ne bekliyorsun burada?
M2: Seni desem inanacakmısın
M1:

M1:Seni görmek mi?
M2:Seni görmek
M1:Ee yani?
M2:Sen hayali bir kişi, hayali görmek ise korkutucu geliyor
Neden baştan başlamak istediğimde en başta sen varsın?

O Şarkı

Ne düşünmüştün o şarkıyı dinlerken. Neyi düşünmüştün ya da kimi. Nasıl duymuştun o şarkıyı kime ithaf etmiştin. Niye arka arkaya dinlemiştin günlerce. Benim beğendiğim yeni sen de beğendin mi ki? Ne hissettin. Kimbilir ne ve neler hissettin. Bunu belki de hiç bilemeyeceğim. Tam 3:05de başlıyordu seni en çok düşündüğüm bölüm.
Aşık mıydın yoksa ? Sen yakın ama imkansız. Sen bir hayal, bir düş kırıklığı, bir anısın gelecekte.
Aşık mıydın yoksa? O malum kişinin adını bilme ihtimalimden bu kadar nefret edeceğimi bilmezdim. Aşık mısın yoksa hala?
Ben seninle konuşurken yaşadığımı farkederken sen ölüyor musun yoksa?
Yokum hayatında yokum kalbinde yokum zihninde, bir şey yaparak olacak bir şey değil ki bu.
Ne duyuyorsun ki o şarkıda? Ne duydun
Bilmek isterdim
Bilsem de hiçbir şey değişmeyecek





Bahsi Geçen Şarkı:Kreş - Yarım Kalan Şarap

1 Aralık 2008 Pazartesi

Kış Soğuk Kış

Soğuktan yanıyor, acıyor yüzüm
Söndürmeye, ısıtmaya yok gücüm
Hem söndürüp hem ısıtsam söner mi acım, sancım
Ben yerdeki yapraklarım, ben güzüm

Kış soğuk kış
Gelme üzerime gelme
Baksana şu halime
Ne oluyor bana böyle
Kar mı yağdı üzerime, buz tutuyorum yardım et

23 Kasım 2008 Pazar

Karakör/ Hala Çocuğum Ben

Bir vapurun kara dumanından aklıma geldi kara
Bir temmuz günü kör oldum çıktım karaya
Hala çocuktum o gün, yeni bir kördüm
Bir gülümseme gördüm fır fır döndüm
Yamuk mu yamuktu ağzı burnu her yanı

Ayak Sesleri

Kendi ayaklarıyla gelecek beklediğim ayaklar bir gün
O sesi tasavvur edebilmek zor fakat gelecek biliyorum
Ve seslencek arkamdan, hayalini kurduğum ses
Bir el dokunacak omzuma. belki elimi tutacak o eller
Aydınlık bir yüz görüyorum, ışıl ışıl gözler
Hayal değil, hayal olamaz

Gülümsemesi ayrı bir düğün
Piste çıkıp oynayasım var
Dans edebilsek birlikte, yüreğini ta içimde görsem
Sonunda alkışlansak, bütün gece düşünsem


Fotoğraflarımıza hayal kursam
Fotoğraflarımıza ağlasam bile
Gelse o gün, o ayaklar
O eller, hep hayalini kurduğum
Bitse bu yalnızlık bu batakık içinde
Bitse, sarmaşıklarda kaldığım günler

Ellerinin heyecanını duysam
Daha ne isterim
Ben bir aşığım, bir bahtiyarım

4 Kasım 2008 Salı

Yalnız Değiliz, Yalnız Değilsiniz

Kimse yalnız değildir bu hayatta. Herkesin bir ruh eşi vardır. Amma ruh eşini bulabilen pek azdır. Ruh eşini bulamamış olman ruh eşinin olmadığı anlamına gelmediği gibi, ruh eşini bulamayacağın anlamına da gelmez. Belki de sen hiç aramamışsındır. O da bir yerlerde yalnızdır ve senin gelmeni bekliyordur. Gitmezsen, gelmezse bulaşamayacaksınızdır. Ama bir yerlerde olduğunu bilirsin ve hiçbir zaman yalnız değilsindir, diğer ruh eşini arayanların da yalnız olmadığı gibi

Fotoğraf

Burada bir fotoğraf mı yoktu
Yoksa o fotoğrafta ben mi yoktum
Değerlendim fotoğraflarımla orantısı doğru
Değersizdim hiç fotoğrafım yoktu
Kendimden başka yerlerde
Fotoğraf hep vardı makinen de vardı
Ama ben olamadım hiç seninle aynı fotoğrafta
Bir gün bütün bu düzen yok olacak ve bizler kurulu düzenimizi yeniden kurmaya çabalayacağız belki de farkında olmadan kaybettiğimiz ateşi ve yazıyı yeniden bulacağız. Ama sonunda bizi kurtaracak bir Atatürk olmayacak...

17 Ekim 2008 Cuma

17/10/2008

Seni görsem
Bana gülsen

14 Ekim 2008 Salı

"Seni görmek istiyorum" desem, diyebilsem
Ne dersin acaba bana
Alay edersin ya da hiçbir şey söylemezsin

11 Ekim 2008 Cumartesi

Bir parça simit cebimde
bıkmaz mıyım susumları temizlemekten

10 Ekim 2008 Cuma

Yalnızlık

Sultanahmet'te Türk olmak
ki Türkçeden başka dil bilmeyerek

8 Ekim 2008 Çarşamba

Rüyalarım

Rüyalarda buluşuyoruz,
Uyumak istemem boşuna değil
Uykumda senin ne işin var
Kanıma mı işliyorsun yoksa
Korkuyorum bir uyuşturucu bağımlısı gibi sevmekten,
Yanılmak, bu ikinci yanılmak
Kimbilir kaç kez yaptım bunu farkında olmadan
Ne zaman bitecek?
Bitsin artık!!!!!!

4 Ekim 2008 Cumartesi

Sokak sokak

Bekliyorum omzuma dokunucaksın, olmayacak öyle bir şey
Arkamdan sesleneceksin ama ben duyamayacağım
Bir otobüs garında beklenmeyenim
Kime gülsem yanlış anlayacaklar,
Sokak sokak arasam seni ki aramasam bulurum,
Kaderimde yok güzel hayaller,
Beklesem kapının önünde çıkmazsın bilirim
Görürüm seni,rastlarım belki ama o zaman da belki sen beni tanımazsın,

18 Eylül 2008 Perşembe

,,,,

Sen, başrolü hayatımın
Hayat, şu an şu dakika sevmek ve sevilmek
Sevmek, biraz yanık biraz şerbet
Yanık,


Gözlerim derin bir uykuya dalacak
Uyku, sonsuz

Yedi

Yoksa
Ancak ölünce mi sevebileceğim seni?!
Ölmek mi daha güzel
Yoksa seni sevmek mi!
Yoksa yok be!

17 Eylül 2008 Çarşamba

Sanki

Bana doğru bakacaksın birden
Gülmezsin ,
Kes sesini diyeceksin
konuşurken bana doğru bakacaksın
Hayali güzel, gerçeği uzak,
Aciz bir halde yazıyorum durmadan
Geçsin artık bu aptal isteklerim
ne yapıyorum

16 Eylül 2008 Salı

Ben, papatya

Papatyaları ezmeden gelirdim ben sana
istediğin zamanda
karşında ezilirdim

Karaköy

Yuvarladım mı kelimeyi
yoksa dilim mi dönmedi
çıkartamadım "r"yi
ve sen geldin aklıma yine
ne önemi var ki.

15 Eylül 2008 Pazartesi

Bu kapı

Orada izlerin mi vardı senin
Görür gibi oldum, o anlardaki halini
Sesini duydum sanki birden
İzlerini gördüm ,izlerini hissettim
Bastığın yerlerden geçtim
sanki kendimden geçtim!

14 Eylül 2008 Pazar

Acı Su

Seni görmek bile mutlu ediyor beni. Hani yaşıyorsun ve iyisin. Bunu anlayabiliyorum sadece. Hiçbir zaman sana yakın olamayacağım bilerek,
Aslında yakın olmak isteyip yakınlaşamayarak, hep elime yüzüme bulaştırıp saçmalayarak,
Sana yakın olmanın yolu başta erkek olmak mı yoksa?
Ne acı baştan kaybettim galiba
Bilemeyeceğim sana bir şey olsa
Önemsiz olsa da sözlerim, geçmiş olsun diyemeyeceğim,
ki belki de sana uzak olduğum için önemsiz sözlerim
İçinden çıkılmaz bir haldeyim
önemsizim
neyleyim

Koku

Benim sevdam Kadıköy kokar
Martı sesleri eşliğinde
derin bir sigara ve acı kahvedir kokusu
ve bir kalabalık, yetişme telaşı vapura
bir nefes çeksem sigaramdan
ki olmayacak hiçbir zaman
derdim azalacak sanır, sevinirim

7 Eylül 2008 Pazar

yüzkitabı.com

Bir gün beni hayatından feysbuktan çıkarır gibi çıkaracaksın
Temiz ve kesin olacak
Üzüleceğim elbette
Nereden bileceksin?

Biz Nasıl Öldük?

-Biz, garibanlar
Gariban demesek de kendimize-
Bir ihmal sonucu öldük biz
Küçük çocuklardık bazen
Kundakta bir bebek
ve yalnız bir ihtiyar

4 Eylül 2008 Perşembe

Su

Ömrümüz;
Bozuk bir musluktan akan su damlalarının maşrapayı doldurması gibi dolacak
Ya da boşa akacak, su faturası kabaracak
Ve bir kovaya dökülecek, mezar niyetine

2 Eylül 2008 Salı

Başarmak

Bütün üzüntülerim, sıkıntılarım gelip geçici
Biliyorum
Hepsi bir gün geçecek, izi dahi kalmayacak
Yalnız bir üzüntüm kalacak en derinde
Şimdiye kadar ne başardım ben? sorusunun verilememiş cevabı...

1 Eylül 2008 Pazartesi

Yanılış

Neden konuşmuyorsun benimle
Susma, hadi alay et benimle
Razıyım
Ben yaşıyorum
Böyle ölü gibiyim
Sen böyle sevgili[m] iken nasıl duracağım
Ben kimim ki

Doğru anlamak | Yanlış anlamak

Bir şey anlarsan
Yalan söyleyeceğimi biliyorum
Yanlış değil doğru anlayacaksın çünkü
Sonum kötü
Dur demeliyim bu kelimelere
Bu çabalara
Rüyalarıma, isteklerime, zihnimdeki karelere
O, o soruyu sormamalı, ben de yalan söylememeliyim
Yoksa kaybedeceğim her şeyi
Hiçbir şey kazanamamışken

şşt

Sevgili(m)

30 Ağustos 2008 Cumartesi

Tespit

Seninle msnde konuşmamam baya iyi sonuç gösterdi.
Onun yerine yüz yüze konuşabilme imkanım var tabii. Ve rahatlıkla kullanabilirim bu imkanı

27 Ağustos 2008 Çarşamba

FARK

Ben aynaya bakınca hep seni gördüm
sen ise kimbilir kimi
ben seni niye sevdim ki
neyini sevdim?

24 Ağustos 2008 Pazar

Hep bir korku hep bir kaçış
Neden peki?
İyi biriyim ben
Bunu söylemek haykırmak istiyorum
Tek derdim arkadaş olmak arkadaş bulmak
Sevgili filan istemiyorum
İstemeye hakkım yok
Hayallerimde yaşadım ben ne istediysem
Ama gerçeğinden hep bir korku hep bir kaçış
Bir ebeleme
Bir saklambaç adeta
Bir körebe yoklukta
Bir kovalamaca var olunca
Nereye bu kaçış
Kimden
Neden
Soru işaretleri arasında tek bir ünlem
Bu hayat dolu özlem

22 Ağustos 2008 Cuma

Sen
Hayal edemediğim
Hayal etmekten konktuğum
Geceleri kabusum, gündüzleri boğuluşum
Uzak ve çok anlamsız bir durumdayım sana karşı
Ne kadar haksızım ve mantıksız
Saçmalıkların içinde yüzüyorum
Ah mantık seni kullanmayı bir türlü beceremiyorum
İşime gelmiyor
Gizlice sevmek güzel aslında
Hayalkırıklıklarına alışkınım ben
Ağlarım arkandan ruhun duymaz
Evlenirsin belki yakında
Güler geçerim...
Ah sen
Hep hayalim
Hep korkum
Hiçbir şey değilim senin için
Buna bile seviniyorum

?

Şarkı dinliyorum sürekli. Hani olur ya konuşursan o şarkıyı dinleyeceğim sürekli. O da biliyor bu şarkıyı br şeyler anlatmak istiyor gibilerinden saçmalıklar yaratacağım. Ama yok. İlla bezdirecek canımdan. Geveze damgası vuracak bana. Ben de sıra sıra saçmalayacağım sonra. Bunları anlatmak ne zor olurdu herhale birisine. Yazmak ne güzel şey benim gibi korkaklar için. Bir tek şey söylesen alay etsen bu bile yetecek bana. Benim de bir insan olduğumu kabullenmiyor gibisin. Ne kadar umursamaz ve kibirlisin. 12 gün sonra doğum günün. iki kelime pardon üç kelime söyleyeceğim. Ne cevap vereceğini bilmiyorum. Belki teşekkür edeceksin. Belki de hiçbir şey söylemeyeceksin. Ne önemi var. Saklanacak olmam, konuşamayacak olmam, saçmalıyor olmam değişmeyecek. Ben de değişemeyeceğim. Zamanla üzerine birkaç damla su serpip soğutacağım ve sonra küllerini havaya savuracağım. Bir daha seni görmek istemeyceğim ve unuttuğumu sanıp başka birini sevmeye başlayacağım zorunlulukla. Mühürlü kaderim...

Ne zaman?

Ne zaman "Ne zaman beni sevdiğini söyleceksin" diye soracaksın?
Sen
Ya da herhangi biri

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Gerekçe - 13 Temmuz 2008 (kız kulesi)

Yapabileceğimi sanmıştım. İnsanlarla iyi ilişkiler kurmak için güzel bir adım atacaktım. Hep hayalimdeki girişi yapıp herkese hal hatır soracaktım. Denedim gittim ve yapamadım...Zor muydu? Yapamaz mıydım? Kesinlikle hayır. Elbette yapabilirdim... Ama yine bir çuval incir berbat ettim...Y ine elime yüzüme bulaştırdım...
Sonuç:denedim ve yanıldım...Hala insanlarla konuşmayı beceremiyorum

12 Ağustos 2008 Salı

Derman

Bir kalem, bir kağıt
Bu iki nesne ile neler yaratır insan
Yepyeni bir dünya
Yepyeni bir hayat
Umut en önemlisi de...
Umudun resmi yoktur ama
Bir zeytindalı çizersin kağıda
Bir gül
Bir lale
Umutla bakarsın yaptığın resme
O gülü koklar, her gün sularsın
Her gün büyüdüğünü görür ,
umutla dolarsın
Kim inkar edebilir o gülün büyümediğini
Bir goncadan yediverene dönmediğini
Kim soldurabilir ki onu
Kim inkar edebilir konuşmadığını, dile gelip şarkı söylemediğini
İşte bir kalem ve bir kağıt ile umut yolculuğudur bu.
Basit görünen bir kalem ve kağıt ile dünyalar yaratır, içine bir nehir koyup, ceylanı susuz bırakmazsın
Bunu görmeyenler ise, yoluna çıkıp, seni yaralarlar
Kalemi kırıp, kağıdı yırtarak
Ve yakarak ormanları...

3 Ağustos 2008 Pazar

Kalem Ve Kağıt

Yine bir kalem
Yine bir kağıt
Yazacağım hep böyle. Anlatacağım kağıtlar anlamayacak derdimi. Ama 'sus' da demeyecek hiçbiri. Beni hep dinleyecekler. Yarama ancak tuz basacak biliyorum. Önce acıyacak canım sonra da bakıp güleceğim bütün bunları. Ne çok büyüttüğümü anlayıp....

18 Temmuz 2008 Cuma

sil baştan

benim hala umudum var

umut sürmeli

yarın yepyeni bir gün

savaşmalı sevmeli

imkansız diye bir şey yok

olmamalı

imkansız olduğu an

yeniden denemeli

yeniden yanılıp

doğruyu bulmalı

yeniden

1 Temmuz 2008 Salı

....

GÖR;olanları,dünyayı,dönen dolapları;haklıları,haksızları
DUY;doğruyu ki bu mümkün sadece onu bulmalısın
BİL;şu an nerdesin, kimlerin sayesinde, kimler taş koyuyor yoluna
SOR;hesabını haksızlara susma konuş
Susmak acizlerin işidir

18 Haziran 2008 Çarşamba

Maneviyat ve Maddiyat

İlki hep daha önemlidir aslında.Yani maneviyat ama insanlar maddiyat olmadan yaşayamazlar.
Maneviyat yoksa maddiyat da önemsidir. İkisi de birbirini destekler kısacası. 4 yıllık lise hayatım boyunca arkadaş edinemedim ve lise bitti. Şimdi elimdekalan bir hiç ve dün olan yıl sonu balomuzda doğru düzgün bir fotoğrafmı bile yok. Asıl önemli olan arkadaşımın mı yoksa düzgün bir tek bile fotoğrafımın mı olmaması ya da ikisi de mi? Bilemiyorum. Sanırım ikisi de. Geçen zaman hep acı veriyor artık...

6 Haziran 2008 Cuma

Kimsemiz yok biz kendimizden başka
Haklıysak da susmalıyız ne çare
Geri dönüştür tek yolu
Destek yoktur

...

....Kuşlar hep aynı öter halbuki
Kimi zaman bir çığlık kimi zaman bir ıslık gibi gelir bize ötüşleri
Değişen hayatın ve insanların ta kendisidir...A.B.

...

adımı biliyorsun ama
yazmıyor hiçbir defterinde
ve hiç telaffuz etmedin ya şimdiye kadar
o kadar yokum işte

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Bir hayatın sıradan hikayesi

İnsan yalnız gelir bu hayata ve yalnız gider bu hayattan. Arada geçen insanlar ve olaylar önemsizdir. Bazı insanlar vardır ki bu tip şeyleri bilmezler ve bilmeleri de gerekmez, onlar hayatın en uç noktasında olsalar da düşmezler.Biz ise ki bulunduğumuz yerin çok farkındayızdır o kenardan geçerken aşağı bakmamaya özen gösteririz ve sonunda aşağı düşeceğimizii biliriz.
İnsanlar gelip geçer kenardından o uç noktanın bir de hayat denilir buna. Kimileri aynı anda düşer kimileri aynı anda asılı kalır falan filan. Sonra insanlar tanırsın bazıları iyi bazıları kötüdür bazıları iyi görünür ama iyi değildir. Hatta insanlar bir ömür boyu insanları anlamaya çalışırlar. Hatta ve hatta kendilerini bile. İnsanlarla tanışırsın ismini öğrenirsin aklında tutarsın zamanla bilumum özellikler, istekler, olaylarla o tanışıklılık örülür gider. Sonra (ki bundan sonrası kişiselleşmiştir) insanlar o koskocaman akıllarında ismini tutamamaya başlarlar. Sen onca olayı tutmuşken ki sözelin de iyiken. Önce isim neydi ile başlar. Zamanla sana dair herşey unutulur. Belki de hiç bilinmemiştir. Sen de başkasına dair abuk sabuk işe yaramaz bilgileri aklında tuttuğunla kalırsın. Gözden ırak olan gönülden de ırak olmuştur ki sen demek ki hep ırakmışsındır. Önemsiz varlığı ve yokluğu farksız birisi. Kendini hatırlatman gerekir her seferinde. Artık hatırlanmadığını gördükçe çürümeye bırakılmış gibi hissedersin kendini.

27 Mayıs 2008 Salı

Yapboz

Ben bir yapbozdum, parçalarımın hepsi yerli yerindeydi. Birileri benden birşeyler kopartıp gitmeden evvel. Yerlere döküldü birer birer parçalarım. Topladım fakat yeniden kopartıldılar yerlerinden. Daha sonra kayboldular ve yerlerine başka parçalar koyup onların yerlerini doldurmaya çalıştım olmadı. Hem kötü göründü hem de yerlerini hiç dolduramadı o başka parçalar. Sadece kendimi kandırdım ve hiçbir parçası kalmadı o yapbozun

26 Mayıs 2008 Pazartesi

İyilik

İyi olmak yetmiyor,

Ya olmalı ya da olması için çabalamamalı

Düşünmemeli,

Bir adım sonrası boşluksa

Ve arkanda kimse yoksa

Ya orda durmamalı

Ya da düşünmeden atlamalı

Cevabı biliyorsan sormamalı,

Ve o sorduğun kişiden çok biliyorsan

Cevabı sessizce vermelisin, hiç sormadan

İyilik, iyiliği bilene yapılmalı

İyiliği bilmeyene kötülüğü yapan kötüdür,

Dönün bakın dünyaya

Dönün bakın dünyaya
Herkes haklıyım diyor
Herkes var bu savaşta
Bazıları kaytarıyor

Yalnız değilsin inan
Yalnızım deme sakın
Sen de katıl savaşa

21 Nisan 2008 Pazartesi

GEÇ KALMAYA 5 KALA

Sabahları hep dolu kalkardı o vapurlar
İçlerinde hep bir ben olurdu
Bir telaş alırdı ayaklarımı
Geç kalma bahaneleri aklımda
...
Halbuki ben şu hayata geç kalmışım
Kayıp aranıyor olmuşum aynadaki suratla
Gülmüş , sevmiş ama hep susmuşum
Yanlış yerde ,yanlış zamanda
Adım adım yokolmuşum
Varolduğumu sandığım şu yolculukta
Misafirmişim iyi ağırlanan
Kalkıp gidecek bilinen
Gönülde yer etmeyen
Eminim artık eminliğim konusunda
Ne yazık ,o güzel günlere
Kalplerde bir sevgi yokmuş meğer
Her seferinde bindiğim bir hayat vapuruymuş

9 Nisan 2008 Çarşamba

ve karanlık kalır geriye
onca sözden sonra
yapacak tek şey beklemektir
güneşi
sana ışığı uzatacak elleri

00:22

sınırlarımdan çıkıp bir mayın tarlasına girdim
çok daha özgürdüm
çok daha yalnız
kimse "dur" demedi
kimse benim kim olduğumu merak etmedi
girdiğim bu yer sadece bir mayın tarlası değildi
çok daha tehlikeli
çok daha geniş bir mezardı
bastığım her adım
kurtuluşum olacaktı belki
paramparça olacaktım
ve kurtulduğumun farkında olmayacaktım

Yazılarım

4 Nisan 06
sen yine uzaksın hep uzaksın bir duvar var aramızda hep seni seviyorum biliyorsun bilmemeliydin aslında hiç öğrenmemeliydin hiçbir zaman sır olarak kalmalıydı kalbimin derinliklerinde bir yara olmalıydı orada öyle kalmalıydı benimle birlikte mezara girmeliydi.
En azından senin beni sevmediğini bilemiyor olacaktım en azından sevdiğimi bilmiyor diyip de avunacaktım yanlış yaptım galiba artık düzelme ihtimali tek kalan bana seni gördüğümde içimde acıyan yara ve görmemen beni hayalet gibi davranman bana inat benden kaçman seni görmemem için elinden geleni yapman o kadar acı verici ki seni artık çok da sevmiyorum diyebilsem kendime diyemiyorum seviyorum vazgeçemiyorum

5 Nis. 06
yine çıkmazlardayım vakit geçmiyor sensiz güneş doğmuyor sanki seni unutmaya artık iyice karar verdim yavaş yavaş unutucam sessiz ve derinden kimse duymayacak ,benim hayallerim vardı hepsi seninle ilgili onlar benim tek umudumdu ama artık onlara da sığınamıycam zor zamanlarımda bütün hayallerim teker teker kırıldı çürüdü yıprandı ben bir tek seni sevecektim ömrümü seninle geçirecektim hayallerim vardı seninle ilgili bir sürü artık onlar da yoklar neredeler şimdi kimbilir bu hayata nasıl böyle devam edicem bütün hayatım boyunca hep seni mi beklicem ama ulaşamıcam sevicem ama karşılık alamıcam hep seni sevicem başkasını da sevemicem çünkü sadece seni sevicem çok uzaklarda yaşadığından başka bi şey bilemiyo olucam bir başkasıyla olacaksın üstelik ve ben bunu da umursamadan yine seni sevicem of ya ne iğrenç bi hayatım var ki böyle bi işkenceyi çekiyorum benim kime kötülüğüm dokundu ki kimin ahını aldım da bu hallere düştüm Allahım bana bi yol göster artık dayanacak ne gücüm var ne de sabrım bu iş ya beni öldürecek ya da yaşayan bir ölüye döndürecek………


15 Haz. 06
sen çok uzak bi hayalsin artık gerçekten içimde artık sana dair pek bişey kalmadı böylesi daha iyi olacak herhalde acı çekek istemiyorum ben artık her sabah uyandığımda senin olmadığını düşünmek ve kahrolmak istemiyorum hüzünlü şarkılar dinleyip ağlamak istemiyorum sevmek istiyorum seni ama böyle acımasızca değil gerçekten sevmek istiyorum tarafından alt edilerek değil ben oyuncak değilim oynayamazsın artık üzemezsin artık yapayalnız bırakamazsın kendimi sana ezdirecek göz yok bende!!!!



26 Haz. 06
sen buralardan gideli 7 gün oldu sesini duydum bugün önümde resmin hala aynı çile benimle



09 Ekim 2006 Pazartesi

canım dedin yine uzun zaman sonra ne tuhaf sen hayatımın bi vazgeçilmezisin o yüzden mi seni bu kadar çok seviyorum acaba

17 Kasım 06

o gece hayalperest çok üzgündü herkes onu unutmuştu yatağa mahkum yatalaklar gibi yalnızlığa mahkum olmuştu yapabileceği tek şey ağlamaktı
halbuki tek istediği bi çift söz bi lokma sevgiydi onu da bulamadı ve hayatının bundan sonra da böyle devam edeceğini biliyor susuyor aynada bile kendiyle karşılaşmak istemiyordu sığınabileceği tek liman ise kağıtlarıydı gözlerinden sürekli akan yaşı gizlemeye çalışıyor ama kızarmış burnu onu ele veriyordu
aklında dolaşan ve içini kemiren bi soru : “ ben beni sevmemesine neden olacak ne yaptım ona bu kadar bu değersizdim hiç mi sevemedim onu ben ne yaptım ben ah benim salak kafam? “ düşünüp düşünüp ağlamak kalıyordu hayalpereste başka çaresi yoktu ya ölecekti ya da böyle mutsuz yaşayacaktı
yıllar onu çabuk eskitti en son gördüğümde yüzü solgundu gözlerindeki ışık sönmüştü bu benim tanıdığım hayalperest değildi…

02 Mart 2007 Cuma
yine başladığı yerdeydi o biliyordu onun kendisini sevmediğini ama yine sevmek istiyordu sevmek kadar güzeli var mıydı ki yoktu nerde ararsa o tadı bulamazdı ve bir gün sevdiğinin ona anlattığı rüya geldi aklına ne güzel bir şeydi o ama tersi çıkardı rüyaların işte çıkmıştı o güzel rüyanın tersi bu kadar mutsuzluk demekti hayalperest yorgundu ağlayacak hali bile yoktu artık sürekli ya yemek yiyor ya da uyuyordu kilo almıştı zaten kilosu vardı,aklında hep onu aklından çıkartması gerektiği vardı ama çok zordu mutluluğa bu kadar birden o karanlık gecelere gözyaşlarına acı dolu günlere geri döneceğini nerden bilirdi her gün yeni başlayan hayatı sona mı ermişti yani eskiden yaptığı şeyleri yapmaya başlamıştı yine eski hayata bi dönüş müydü bu yoksa acıların yeniden başlaması mı

Yıl 2040

49 yaşına gelmişti çocukları da büyümüştü artık hatta torunu olacaktı yakında her sabah uyandığında yanında yatan adama bakıp şöyle dedi kendine yıllarca "bu adam sen olsaydın keşke...keşke ah keşke"
yılmayacaktı kırışık ellerine bi damla daha düştü
o kuru gözyaşları hala aynı kişi içindi
biliyordu gelmeyeceğini ama yine de bekliyordu
kimbilir şimdi neredeydi evlimiydi mutlumuydu
beni düşünmediği kesindi
o yaşlı eller onun numarasını çevirmeyi göze alamayacak kadar yorgundu
tekrar reddedilmekten korktu
çünkü artık çok geçti herşey için
akılnda kalan bi kaç numarayı tuşladı aradı ve hemen kapattı tıpkı 34 yıl önceki gibi aynı numara aynı sevda
ölseydi de biliyordu ,
o herzaman ulaşılamayacak bi hayaldi
bi çizgi film kahramanı gibi hayaldi işte
yılmak yoktu
yine gizlice o eve gitti kapısında durdu baktı ve yoluna devam etti
hiçbirşey eskisi gibi değildi ne o ev
ne de kendisi
artık aynaya bile bakmıyordu ki konuşsun
şiirleri yanmıştı ya evleri yandığında artık üzülemiyordu bile
çünkü hayatı bitmişti ve artık yapacak tek şey öleceği günü beklemekti
o belki de ölmüştü
inşallah yaşıyordur
dedi
içinden
yıllar geçmişti ama o hala küçük bi kız gibi yaramazlık yapıyordu
sonra da bi kenara geçip ağlıyordu
aynı tas aynı hamam
sokaklara çıkmalıydı aramalıydı herkese sormalıydı mutlaka birisii bilecekti
yaşlı ve yalnız kalbi bunu yapamazdı artık
bi yalanın üstüne kurduğu hayatı yeteri kadar kötüydü zaten
yapabileceği tek şey beklemekti belki gelir diye olur ya belki
2040tı yıl takvimler 17 ekimi gösterdiğinde çok mutlu olmuştu
artık başka hayatlara seviniyordu
hatırlanmayan doğum günü bile silinip gitmişti aklından
yavaş yavaş ölüyordu o da farkındaydı ama aklındaki tek şey ilk ve son aşkıydı

Sonu olmayan hikaye

içi dolu bi kavanoz gibi hissediyorum şimdi kendimi dilimde hep aynı sözler dönüp duran aynı plak
aklımda aynı insan...
dejavusal hatıralar...
sonu olmayan bi hikaye yazıyorum şimdi ne önemli bilmiyorum sadece yazıyorum sonu yok ya az yazabildiğim kadar
rüyalar,hayaller,umutlar,mutluluklar,sevgiler,gözyaşları bu hikayenin insanları
içi dolu bi kavanozum ben nereye boşaltsam içimdekileri...
bi çöp konteynırı alır mı ki beni?
hatıralarımı kabul eder mi?
hatıra hatırlamak içindir...
bense unutmaya çalışıyorum
unutamayacağım için
biliyorum ki hayatımın geri kalan kısmı hayal kurmak istemek ama gerçekleşmeyeceğini bildiği için hep ertelemekle geçecek
bu da benim kaderim
bi ağacın dalı gibiyim ben şimdi ağaca tutnmak istiyorum ama koptum kopacağım
hayaller ah hayaller o kadar güzel ki hepsi
hayal kurarken bulutlara çıkıyorum sanki
başka bi dünyaya gidip geri geliyorum
beynim dopdolu senle şimdi
aklımda hep aynı dizeler
pınarımda bekleyen bi gözyaşı akamayan kurumuş solgun tıpkı benim gibi
etrafımda dönen hayat çok mu gerçekçi sanki
hepsi yalan değil mi zaten ki bi doğru olalım
hayatımın devamı bundan da beter olacak
birleşen eller görüp de gözlerimi kapatmak
aşk şarkıları dinlememek
sevmemek
unutmak
bu hikayenin sonu geldi sanırım
esas kı sevilmeyeceğini anladı iyice ve sevmek kelimesinin anlamını unuttu,esas oğlan ise zaten bu oyunda hiç yoktu...







HaYaLpErEsT

14 Şubat 2008 Perşembe

Sorgu Vakti

Kaçmışım bunca zaman çok sevdiğim gerçeklerden!Yapmam gereken bu olmamalıydı ve hep kaybetmeye mahkum ettim kendimi bile bile.Tersine bir dünya şu yaşadığım bana hep ters, halbuki kaçmışım ben.Hep hatırlanmayı, sevilmeyi,özlenmeyi beklemişim.Hatta bunları hep düşünüp şimdi istediğimi yazamıyorum.İkansızlıklar kayıplar, çaresiz ve hatta olmayan kelimeler acımasız düşünceler içinde yüzüyorum, boğulmak üzereyim.Hep bekleyeceğim fakat hiç olmayacak şeyler de var canımı acıtan.İnsanlardan öle uzağım ki.Bir şekilde her insanın bir tutunacak dalı var ,bir tutunacak dal olmasa bile bir yaşama bağlanma şekli.İntihar edenleri bile haklı buacak kadar çaresizlik var işte bende.İnsanlar, birbirlerini seviyor, gerçekten yaşıyor, gülüyorlar....Bense uzaktan bakmak zorundayım.Birbirine benzeyen insanlar birbirlerini sevip arkadaşıklık yapıyor, ne benzeyebildim birine, ne de benzetebildim birini kendime...

6 Şubat 2008 Çarşamba

.,?

susuyorum
küçük harflere
ünlülere karşı!
gözlerimden ateşler çıkar , ben itfaiye çağıramıyorum
bir bahar akşama rastladım size dinler gibi sallanıp duruyorum

27 Ocak 2008 Pazar

siyah zemin üzerinde br takım hareketler,
birisi nefes alıyor besbelli
sadece nefes değil müzik dinliyor da
sadece kendi duyuyor
umutsuz bir çift göz
kırışıksız dudak kenarları ile genç
belli
mutsuz,
sorunlardan bıkmkış cama doğru içinden şarkı söylüyor
birisi geliyor geçiyor
göremiyor kendini arada
bir camın arkasındaki diğer camda da var ondan bir tane
pürüzlü yüzü
yandaki uyuklayan kadınınki kadar güzel değil
gözünde gözlük etrafa bile bakmıyor
arada bir telefonu açıyor
arayan yok!
birşeyler yazıyor
"hakettin sen bunu hakettin"
salak salak salak
yazmıyor düşünüyor
başka şeyler yazıyor
durmuyor hiçbir şarkının sonuna kadar
bekleyemiyor
sabırsız
ve yine o camda arkada sarılmış sevgliler görüyor
acı acı gülüyor
içinde acı tortular
korkak duygular
kendine güvenmeyen bir kız
çirkin bir surat
bitmeyen bir konçerto
ve bu benim

Başkası(n)

Kara mı diyorlar sana
Öylesin
Kızsan ,küssen faydası yok
Hakkın yok sen küsemezsin
Başkası ne derse ‘o’sun
Aynaya bak o gördüğün “ben”
Anlamsız ,boş
Başkasın sen görmediğin bir başka
Şikayetinden dağlar inler de yine sesi sen dinlersin
En başından kokmuştu o balıklar
Sana biri balık dedi artık balıksın
Yoksa alık mı ?
Bak yine birileri bir şey söylüyor
Alınıyor ağlıyorsun
Hayatının kumandası sende mi ey beşer!
Diye sorar mı kendine o kumandasız
Başkasın işte ,
Öyle sanıyorsun
Gülüşüne bak ..ne de hoş
Başkası(n) sen başka
Ne emsalin var dünyada
Ne bir kumandan elinde

bilumum yalın yalnızlık

sevmekti bu
sana haykırdığım
duymamak için direndiğin
sözcüklerin yanyana kalışı
içimde
yeni bir fırtına
eski bir rüzgar olup da
düşürüşün beni yere
kana boyaman her yeri
kalbimi
yüzümü
ellerimi
bırakıp gitmen
beni
sevdiğim için yargılamandı korktuğum
çekindiğim kelimerdi
yüzüne söyleyemediğim
ama yazdığım her fırsatta
yarım kalan kağıtlar
ucu kırılan kalemler
akan mürekkepler
sönen ışıklar
hep sana ulaşılası yollara saplandım
yanıldım

.,.

Hayattan kopuyor bu beden
Yavaş yavaş
Dağılıyor pare pare
Hayallerim, umutlarım
Dibe vuruyorum yavaş yavaş
Kendi kulaklarımdan duyuyorum sesini
Başka birinin gözlerinden
O sevdiğim insanların sesi
Yankılanıyor birden
Özlediğim bir uzak hayal
Dibe vuruyor benimle beraber
Yalnız gözlerim mi gören
Yalnız benim sesimi mi duyuyor şu kulaklarım
Arkaları iyice yağlı terden

Ufka Dalarak

Bazen bir sanat eserinin mimarı
Bazen tadı damağımızda kalan mantı ustası
Ne kadar masum görünür oysa
Kimi zaman öldüren ellerimiz

Birlik ölçüsü…
Eylemlerde havaya kaldırılan, kimi zaman alkışlayan
Yazan,okuyan, tutunan kurtaran
Ellerimiz
Gözyaşlarını silen,
Bazen bir toprağı kazan, fidanlar diken
Tokat atan, para çalan
Ellerimiz
Yârin sana açılan penceresi
Yaşayan, yaşatan
Öldüren eller
Yüze kapatılan eller utançtan
Kadeh kaldıran eller sevinçten
Alkışlayan eller
Hayata tutunan
Eller
Kimi kirli kimi temiz
Kimi yaşlı kimi genç
İmza atan, yuva kuran
Soğan soyup, yemek yapan
Ellerimiz
Tanrı’ya açılan kapımız
Kendini öldüren, başkasını gömen
Ellerimiz
Yine suçsuz
Yine temiz
Fakirlikten soğuk
Yalnızlıktan hüzünlü
Buruş buruş, pamuk ellerimiz
Berhudar olalım hepimiz
Ellerimiz, bizi el yapan ellerimiz

25 Ocak 2008 Cuma

Sevgili Sevgi

Sevgi,artık sokaklarda ,
adı anılmayan
tek gerçek
tek soyut
tek değersiz
his
bir bebeğin kundağında
bir çiçek bahçesindeki bahçıvanın ellerinde
ışıl ışıl gözlerde,
alkışlarda,
yağmur damlalarının temizlediği tozlu yollarda,
bir beslenme çantasında,
bir kedinin patisinde,
sadece yürekte değil
notalarda,
ritmde dansta,
artık sokaklarda değil
eski sobalarda kurutulan portakal kabuklarında
zillerde
piknik sepetlerinde
çimlerde sevgi
herşeye
insana,hayvana,bitkiye,
hayata sevgi
sevgili sevgiye
sevgi

Yargı

Hiç şüphesiz 4 yıl boyunca yine hep birlikte zaman geçirdiğim hatta aynı ortamda aynı havayı soluduğumdan başka bir geleceği olmayacağını bildiğim insanlardan öylesine uzak ve yaşadığım bu sınıfta bulunduğu pek farkedilmeyen birisiydim önemsiz içi bilinmek, bilinmek istenmeyen ve muhakkak aptal sanılan

19 Ocak 2008 Cumartesi

koyunlar ne güzel kıvırcık kıvırcık
güzelliğine dayanamayıp da sarılmak isterim hep
bir yöne gider hepsi
sanki yokmuş gibi bir dilleri
güneşe aya giderler
ya da otlara büyümek için
büyüseler ne olur
mukadderatları belli
bizim gibi
koyun muyuz biz
koyun muyum ben
katılıyorum sana gülerek
ya da güle güle katılıyorum
ben gitmem seninle
uçuruma
uçurumlar var aramızda
koyun muyum ben
beynim beynimin içinde zihnim aklım düşüncelerim ve ben koskoca bir ben
ben koyun değilim
gerçekleri görüyorum ben
yalnızlığa mahkum edeceksen beni
asıl koyun sensin
körü körüne yalnız bırakırsan beni
kessem ne olur kendimi
susmasa sesim bir kere bile
kulaklarını tıka dinleme

Yazılarım