9 Nisan 2008 Çarşamba

ve karanlık kalır geriye
onca sözden sonra
yapacak tek şey beklemektir
güneşi
sana ışığı uzatacak elleri

00:22

sınırlarımdan çıkıp bir mayın tarlasına girdim
çok daha özgürdüm
çok daha yalnız
kimse "dur" demedi
kimse benim kim olduğumu merak etmedi
girdiğim bu yer sadece bir mayın tarlası değildi
çok daha tehlikeli
çok daha geniş bir mezardı
bastığım her adım
kurtuluşum olacaktı belki
paramparça olacaktım
ve kurtulduğumun farkında olmayacaktım

Yazılarım

4 Nisan 06
sen yine uzaksın hep uzaksın bir duvar var aramızda hep seni seviyorum biliyorsun bilmemeliydin aslında hiç öğrenmemeliydin hiçbir zaman sır olarak kalmalıydı kalbimin derinliklerinde bir yara olmalıydı orada öyle kalmalıydı benimle birlikte mezara girmeliydi.
En azından senin beni sevmediğini bilemiyor olacaktım en azından sevdiğimi bilmiyor diyip de avunacaktım yanlış yaptım galiba artık düzelme ihtimali tek kalan bana seni gördüğümde içimde acıyan yara ve görmemen beni hayalet gibi davranman bana inat benden kaçman seni görmemem için elinden geleni yapman o kadar acı verici ki seni artık çok da sevmiyorum diyebilsem kendime diyemiyorum seviyorum vazgeçemiyorum

5 Nis. 06
yine çıkmazlardayım vakit geçmiyor sensiz güneş doğmuyor sanki seni unutmaya artık iyice karar verdim yavaş yavaş unutucam sessiz ve derinden kimse duymayacak ,benim hayallerim vardı hepsi seninle ilgili onlar benim tek umudumdu ama artık onlara da sığınamıycam zor zamanlarımda bütün hayallerim teker teker kırıldı çürüdü yıprandı ben bir tek seni sevecektim ömrümü seninle geçirecektim hayallerim vardı seninle ilgili bir sürü artık onlar da yoklar neredeler şimdi kimbilir bu hayata nasıl böyle devam edicem bütün hayatım boyunca hep seni mi beklicem ama ulaşamıcam sevicem ama karşılık alamıcam hep seni sevicem başkasını da sevemicem çünkü sadece seni sevicem çok uzaklarda yaşadığından başka bi şey bilemiyo olucam bir başkasıyla olacaksın üstelik ve ben bunu da umursamadan yine seni sevicem of ya ne iğrenç bi hayatım var ki böyle bi işkenceyi çekiyorum benim kime kötülüğüm dokundu ki kimin ahını aldım da bu hallere düştüm Allahım bana bi yol göster artık dayanacak ne gücüm var ne de sabrım bu iş ya beni öldürecek ya da yaşayan bir ölüye döndürecek………


15 Haz. 06
sen çok uzak bi hayalsin artık gerçekten içimde artık sana dair pek bişey kalmadı böylesi daha iyi olacak herhalde acı çekek istemiyorum ben artık her sabah uyandığımda senin olmadığını düşünmek ve kahrolmak istemiyorum hüzünlü şarkılar dinleyip ağlamak istemiyorum sevmek istiyorum seni ama böyle acımasızca değil gerçekten sevmek istiyorum tarafından alt edilerek değil ben oyuncak değilim oynayamazsın artık üzemezsin artık yapayalnız bırakamazsın kendimi sana ezdirecek göz yok bende!!!!



26 Haz. 06
sen buralardan gideli 7 gün oldu sesini duydum bugün önümde resmin hala aynı çile benimle



09 Ekim 2006 Pazartesi

canım dedin yine uzun zaman sonra ne tuhaf sen hayatımın bi vazgeçilmezisin o yüzden mi seni bu kadar çok seviyorum acaba

17 Kasım 06

o gece hayalperest çok üzgündü herkes onu unutmuştu yatağa mahkum yatalaklar gibi yalnızlığa mahkum olmuştu yapabileceği tek şey ağlamaktı
halbuki tek istediği bi çift söz bi lokma sevgiydi onu da bulamadı ve hayatının bundan sonra da böyle devam edeceğini biliyor susuyor aynada bile kendiyle karşılaşmak istemiyordu sığınabileceği tek liman ise kağıtlarıydı gözlerinden sürekli akan yaşı gizlemeye çalışıyor ama kızarmış burnu onu ele veriyordu
aklında dolaşan ve içini kemiren bi soru : “ ben beni sevmemesine neden olacak ne yaptım ona bu kadar bu değersizdim hiç mi sevemedim onu ben ne yaptım ben ah benim salak kafam? “ düşünüp düşünüp ağlamak kalıyordu hayalpereste başka çaresi yoktu ya ölecekti ya da böyle mutsuz yaşayacaktı
yıllar onu çabuk eskitti en son gördüğümde yüzü solgundu gözlerindeki ışık sönmüştü bu benim tanıdığım hayalperest değildi…

02 Mart 2007 Cuma
yine başladığı yerdeydi o biliyordu onun kendisini sevmediğini ama yine sevmek istiyordu sevmek kadar güzeli var mıydı ki yoktu nerde ararsa o tadı bulamazdı ve bir gün sevdiğinin ona anlattığı rüya geldi aklına ne güzel bir şeydi o ama tersi çıkardı rüyaların işte çıkmıştı o güzel rüyanın tersi bu kadar mutsuzluk demekti hayalperest yorgundu ağlayacak hali bile yoktu artık sürekli ya yemek yiyor ya da uyuyordu kilo almıştı zaten kilosu vardı,aklında hep onu aklından çıkartması gerektiği vardı ama çok zordu mutluluğa bu kadar birden o karanlık gecelere gözyaşlarına acı dolu günlere geri döneceğini nerden bilirdi her gün yeni başlayan hayatı sona mı ermişti yani eskiden yaptığı şeyleri yapmaya başlamıştı yine eski hayata bi dönüş müydü bu yoksa acıların yeniden başlaması mı

Yıl 2040

49 yaşına gelmişti çocukları da büyümüştü artık hatta torunu olacaktı yakında her sabah uyandığında yanında yatan adama bakıp şöyle dedi kendine yıllarca "bu adam sen olsaydın keşke...keşke ah keşke"
yılmayacaktı kırışık ellerine bi damla daha düştü
o kuru gözyaşları hala aynı kişi içindi
biliyordu gelmeyeceğini ama yine de bekliyordu
kimbilir şimdi neredeydi evlimiydi mutlumuydu
beni düşünmediği kesindi
o yaşlı eller onun numarasını çevirmeyi göze alamayacak kadar yorgundu
tekrar reddedilmekten korktu
çünkü artık çok geçti herşey için
akılnda kalan bi kaç numarayı tuşladı aradı ve hemen kapattı tıpkı 34 yıl önceki gibi aynı numara aynı sevda
ölseydi de biliyordu ,
o herzaman ulaşılamayacak bi hayaldi
bi çizgi film kahramanı gibi hayaldi işte
yılmak yoktu
yine gizlice o eve gitti kapısında durdu baktı ve yoluna devam etti
hiçbirşey eskisi gibi değildi ne o ev
ne de kendisi
artık aynaya bile bakmıyordu ki konuşsun
şiirleri yanmıştı ya evleri yandığında artık üzülemiyordu bile
çünkü hayatı bitmişti ve artık yapacak tek şey öleceği günü beklemekti
o belki de ölmüştü
inşallah yaşıyordur
dedi
içinden
yıllar geçmişti ama o hala küçük bi kız gibi yaramazlık yapıyordu
sonra da bi kenara geçip ağlıyordu
aynı tas aynı hamam
sokaklara çıkmalıydı aramalıydı herkese sormalıydı mutlaka birisii bilecekti
yaşlı ve yalnız kalbi bunu yapamazdı artık
bi yalanın üstüne kurduğu hayatı yeteri kadar kötüydü zaten
yapabileceği tek şey beklemekti belki gelir diye olur ya belki
2040tı yıl takvimler 17 ekimi gösterdiğinde çok mutlu olmuştu
artık başka hayatlara seviniyordu
hatırlanmayan doğum günü bile silinip gitmişti aklından
yavaş yavaş ölüyordu o da farkındaydı ama aklındaki tek şey ilk ve son aşkıydı

Sonu olmayan hikaye

içi dolu bi kavanoz gibi hissediyorum şimdi kendimi dilimde hep aynı sözler dönüp duran aynı plak
aklımda aynı insan...
dejavusal hatıralar...
sonu olmayan bi hikaye yazıyorum şimdi ne önemli bilmiyorum sadece yazıyorum sonu yok ya az yazabildiğim kadar
rüyalar,hayaller,umutlar,mutluluklar,sevgiler,gözyaşları bu hikayenin insanları
içi dolu bi kavanozum ben nereye boşaltsam içimdekileri...
bi çöp konteynırı alır mı ki beni?
hatıralarımı kabul eder mi?
hatıra hatırlamak içindir...
bense unutmaya çalışıyorum
unutamayacağım için
biliyorum ki hayatımın geri kalan kısmı hayal kurmak istemek ama gerçekleşmeyeceğini bildiği için hep ertelemekle geçecek
bu da benim kaderim
bi ağacın dalı gibiyim ben şimdi ağaca tutnmak istiyorum ama koptum kopacağım
hayaller ah hayaller o kadar güzel ki hepsi
hayal kurarken bulutlara çıkıyorum sanki
başka bi dünyaya gidip geri geliyorum
beynim dopdolu senle şimdi
aklımda hep aynı dizeler
pınarımda bekleyen bi gözyaşı akamayan kurumuş solgun tıpkı benim gibi
etrafımda dönen hayat çok mu gerçekçi sanki
hepsi yalan değil mi zaten ki bi doğru olalım
hayatımın devamı bundan da beter olacak
birleşen eller görüp de gözlerimi kapatmak
aşk şarkıları dinlememek
sevmemek
unutmak
bu hikayenin sonu geldi sanırım
esas kı sevilmeyeceğini anladı iyice ve sevmek kelimesinin anlamını unuttu,esas oğlan ise zaten bu oyunda hiç yoktu...







HaYaLpErEsT

Yazılarım